Fenerbahçe yeniden bir dönüm noktasında. Sekiz haftada gelen dört galibiyet ve dört beraberlik, beklentileri karşılamaktan uzak. Ligin henüz başı denebilir ama oyun gücü, ruh hali ve skor dengesi; tribünlerin sabrını zorlayan bir tablo oluşturdu.

Milli araya liderin altı puan gerisinde giren Fenerbahçe, 19 Ekim’de Karagümrük maçıyla birlikte yalnızca puan için değil, geleceği için de sahaya çıkacak. Çünkü önlerinde 21 günde 6 maçlık bir maraton var. Kasım ayındaki milli araya kadar alınacak sonuçlar, hem Süper Lig hem Avrupa Ligi kaderini belirleyecek.

Sıkı Yönetim Dönemi

Samsunspor maçındaki silik performans, teknik direktör Domenico Tedesco’nun sabrını taşırdı. Göreve geldiğinden beri takımın fiziksel durumunu sorgulayan Alman hoca, milli arayı fırsata çevirmek istiyor. Diğer kulüpler futbolcularına izin verirken, Fenerbahçe Samandıra’da adeta seferberlik ilan etti.

Çift idman, yüksek tempo, yeniden yapılanma… Tedesco, sezon başında atlanmış hazırlığı şimdi telafi etmeye çalışıyor. Bu disiplin, doğru bir şekilde yönetilirse Fenerbahçe’nin sezonun geri kalanında gücünü yukarı çekebilir. Ancak başarısızlık durumunda, bu yoğun tempo geri tepebilir.

Zor Bir 21 Gün

Karagümrük’ün ardından Stuttgart’la Avrupa Ligi mücadelesi, sonra Gaziantep, Beşiktaş ve Plzen deplasmanları… Son olarak Kadıköy’de Kayserispor. Altı maçlık bu süreç; sadece teknik analizle değil, psikolojik dayanıklılıkla da aşılabilir.

Çünkü Fenerbahçe şu anda sadece puan değil, kimlik arıyor. Tedesco’nun sistemi henüz oturmadı, fakat takımın fiziksel ve mental olarak bu tempoya cevap verebilmesi, geleceği belirleyecek.

Başarının Anahtarı

Başarı, bir gecede gelmez. Fenerbahçe’nin yıllardır en büyük sorunu sürekliliği sağlayamamak. Tedesco’nun getirmek istediği disiplin ve fiziksel direnç, sabırla desteklenirse meyvesini verir. Ancak camianın enerjisi her şeyden önce gelir.

Eğer bu süreçte beklenen çıkış gelmezse, çare belki de yeniden kendi değerlerine dönmektir. Camianın moralini ve birliğini yeniden tesis etmek adına, Aykut Kocaman–Volkan Demirel ikilisinin birlikte göreve gelmesi, hem taraftar hem kulüp hafızası açısından isabetli bir tercih olabilir. Bu ikili, Fenerbahçe’nin hem saha içindeki düzenini hem de saha dışındaki ruhunu temsil ediyor.

Sonuçta Fenerbahçe’nin başarısı, sadece teknik adamla değil; camianın bir araya geldiği, ortak hedefe inandığı o ruhla gelir. Bugün sıkı yönetim gibi görünen bu dönem, belki de yeniden doğuşun başlangıcıdır.